Anıt Sayaç- LoveBook

Simay
2 min readSep 22, 2020

--

22 Eylül 2020 itibariyle Anıt Sayaç.

Son zamanlarda ülkece en çok konuşulan konulardan biri de İstanbul sözleşmesi ve kadın cinayetleri. 2012 yılından itibaren artarak devam etmekte olan kadına yönelik şiddetin kaydını tutan bir platform olan “Anıt Sayaç” sitesi ölen kadınların unutulmaması için her gün güncellenen dijital bir sayaç. Farkındalık ve hafıza yaratma konusunda önemli bir girişim olan proje, kadın ölümlerine dair güncel verileri açığa çıkartarak her yıl özelinde Türkiye’deki kadına şiddet eğilimini tüm gerçekliğiyle ortaya koymakta.

Platformun önemi kendi websitelerinde şöyle belirtilmekte: “Ölen kadınlarımızın isimleriyle anılacağı bu web sitesi, kadına karşı şiddet konusunda toplumun duyarlılığını geliştirme projesi olmanın ötesinde ölen kadınlara adanmış bir anıttır”. Ölen kadınların yalnızca sayılar yerine, gerçek, yaşamış bireyler olarak isimleriyle anılmaları ölen kişiler için ölümün, ve geride kalanlar için ise yasın ne kadar şahsi bir durum olduğunu; ama aynı zamanda şahsi olduğu ölçüde politik bir mesele de olmasından ötürü toplumsal görünürlülüğün de olması gerektiğini hatırlatıyor ve bu durumu somutluyor. Anıtların, toplumsal düzeyde nelerin hatırlanacağını belirleyen ve bunu yaparken, aynı zamanda, nelerin hatırlanmaya değer ve nelerin değer olmadığını da yansıtan yapılar olduğu; ve kadın cinayetlerinin normalleştirildiği bir ortamda görülmek istenmeyeni göstermesi açısından da böyle bir platformun varlığının ne kadar önemli olduğu anlaşılıyor.

İsimlerden örülmüş bu duvarda herbir ismin üstüne tıklanıldığında açılan sayfada kadının neden, kim tarafından ve nasıl öldürüldüğü, devletten koruma talebinde bulunup bulunmadığı gibi bilgilerin yanısıra, medyanın olayları ele alışına dair bir farkındalık oluşturmak adına da o spesifik cinayet hakkında çıkan haberlere ulaşılabilmekte. Bu sepeble anıt, yalnız kadın cinayetlerinin değil, toplumun o cinayetleri ele alışının da bir arşivi aynı zamanda.

Sayaç’ın sanat tarihinden aklıma getirdiği işlerden biri de Türkiye’de feminist sanat öncülerinden olan İpek Duben’in etkileyici eseri “AşkKitabı/LoveBook”. Bu eserde de Sayaç’ta gördüğümüz aynı “kayıt altına alma” ve “farkındalık yaratma” fikirlerinin farklı bir versiyonuyla karşılaşırız. 98’de başlayıp 2001’de sonlanan eser, Türkiye ve Amerika’daki aile içi şiddet ve namus cinayeti haberlerini çelik plakalara işleyerek çelik bir masaya yerleştirdiği çelik bir kitaptan oluşur. Bir heykel-kitap olarak nitlendirilebilecek enstalasyonun ele aldığı konunun ağırlığı, yapımında kullanılan maddenin fiziksel ağırlığında, katı ve sert doğasında yankısını bulur. Her ikisi de, kadına karşı şiddeti kayıt altına alarak ve gözardı edilen ya da normalleştirilen bu acı haberleri görünür hale getirerek bir arşiv ve aynı zamanda ölen kadınlar için bir anıt görevi görürler. Bu sebeple, haksızlığı ve simültane olarak hak arayışını görünür hale getirir ve kolektif bir hafıza oluştururlar.

--

--

Simay
Simay

No responses yet